Geleceğin Harekât Ortamını Şekillendirecek Teknolojiler
Lazer tüfeğinin enerjisinin bitmekte olduğunu fark edince, zırhının koluna monte edilmiş mikro kuantum bilgisayarı ağzına yaklaştırdı. Bilgisayar söylediklerini anında şifreliyor ve karargâha iletiyordu. Yıllar önce araları iyiyken kuantum bilgisayarları Yılan Ülkesi’nden satın alırlardı. Haberleşmelerini onlardan gizlemeleri mümkün olmazdı. Neyse ki uzun zamandır kritik teknolojileri kendileri üretiyorlardı. Bu sayede güvenle iletişim kurabiliyorlardı. “Düşman savunma cephemizi yardı! Yavaşlatmaya çalışıyoruz, ama gücümüz tükeniyor. Bulunduğumuz bölgenin 20 kilometre kuzeyinden Düşman Taarruz Helikopter Taburu yaklaşıyor. 45 dakika sonra 1 tabur daha düşmanın cephe hattına ulaşacağını öngörüyorum. Takviye birlik kaydırılmasını arz ederim.” Büyük bir sessizlik oldu. Tabur komutanı buna şaşırmadı, bu mesajı bir mucize ümidiyle göndermişti, ama yakınlarda ilave birlik olmadığını biliyordu. Silahlarının enerjileri tükenince, devasa otonom tanklara, bitmek bilmeyen dron saldırılarına vücutlarını siper etmeleri gerekecekti. Ölmekten korkmuyordu, ama savaşı kaybetme düşüncesi ruhunu boğuyordu. Biraz ötesine düşen bir bomba, arkasına saklandığı yıkık duvarın yarısını yerle bir etti. Üzerini kaplayan toz yüzünden kaskının camını açıp gökyüzüne baktı, düşman helikopterlerini gördü. Açlıktan gözü dönmüş bir akbaba sürüsü gibi yaklaşıyorlardı. O sırada tepesinden belli belirsiz bir cisim geçti. Rüzgârını yüzünde hissetmişti, fakat onu görememişti. Gözlerini kısıp bakınca, havada zar zor seçilen, varla yok arasında, bir iki küçük parıltı fark etti. Sanki kahramanca ölen silah arkadaşlarının hayaletleri başının üstünde dolaşıyor, onları kutsuyordu. Sonra aniden, tepelerinde devasa bir otonom uçak beliriverdi. Oraya ışınlanmış gibiydi. Ardından onlarcası daha birer birer açığa çıktı. Üzerlerini kaplayan, onları görünmez kılan EvoCamlar sayesinde buraya kadar dikkat çekmeden gelmişlerdi. Tümüyle turkuaz mavisine boyanmış görkemli uçakların altlarındaki kapaklar açıldı, tepeden tırnağa silahlı insansız kara araçları yere inmeye
“Yüzbaşı Eren, Binbaşı Ali’den aldığı komut üzerine harekâta katılacak asker ve robotların hazırlığını yönetmekteydi. Karargâhta askerin harekâta çıkmadan önce hazırlandığı tek kişilik kabinler bulunmaktaydı. Bu kabinlerde askerin giyeceği termal düzenleme sistemleri ve hava şartlarına duyarlı sensörlü kıyafetler sayesinde askerlerin sıcaklık, nem ve diğer iklim faktörlerine göre kıyafetlerini otomatik olarak ayarlamaları sağlanmıştı. Aynı zamanda, hafif ve esnek malzemeler kullanıldığı için yüksek hareket kabiliyetine sahiplerdi. Diğer yandan hem diğer askerler hem de otonom sistemler ile nörolojik sinyaller üzerinden haberleşmesini sağlayan nano gömülü sistemler bulunmaktaydı. Bu da harekât esnasında askerin/ robotun çevresindeki tehlikelerden haberdar olması ve bu insan-robot ağında hızlı bir şekilde karar verilip aksiyom alınmasını sağlamaktaydı. Harekât esnasında 4 ayaklı robotlar ve artırılmış askerlerin üzerinde olacak teçhizatlardan Yüzbaşı Halis sorumluydu. Binbaşı Ali’den gelen talimatla robotların görece olarak daha ağır ekipmanı taşıması ve askerlerin üzerinde olacak hafifleştirilmiş şarjörler, daha kompakt silahlar ve ergonomik tasarıma sahip çelik yelekler ve kompozit başlıklar gibi teçhizat ürünleri yapay zekâ robotlar tarafından düzenlenip harekâta gidecek askerlerin kabinlerine teslim edilmişti.”
30
TASNİF DIŞI
Made with FlippingBook - Online magazine maker